9 Ekim 2019 Çarşamba

LONDRA 'NIN DOĞUŞU


LONDRA 'NIN DOĞUŞU

Britanya'nın en uzun nehri olan ve kıvrıla kıvrıla ilerleyen durgun Thames yüzyıllar boyunca Londra'nı n can damarı olagelmiştir. Romalılar döneminde Londra nehrin kuzey yakasında, çok büyük yaşamsal önemi olan limanın yanında kurulmuştu. Tudor döne­minde, ticari ve askeri gemilerin gidip geldiği nehir Londra'yı uluslararası güç merkezi haline getirdi. Büyük bir servet birikimiyle birlikte Londra, dünyanın dört bir yanına yayılacak imparatorluğun zengin başkenti olmaya hazırlanıyordu. Romalıların kente varışlarından tam bin yıl sonra, "Dindar" Edward nehir kıyısındaki yeni sarayını ve manastırını Westminster bataklığında, nehrin yukarısında, batı tarafında yaptırdı ve böylece Londra'nın ikinci kasabası doğdu. "Fatih" William Westminister'ı yeni topraklarının siyaset ve din merkezi olarak pekiştirdi. Ken­disinden sonra gelen krallar da Thames Nehri üstünde Hampton Court'tan Greenwich'e kadar bir dizi saray inşa ettirdiler. 

Londra 1700 yılındaki 575 bin kişilik nüfusuyla Batı Avrupa'nın en hızlı gelişen, en büyük kenti unvanını aldı. Kısa sürede Londra kendisinden sonraki en büyük İngiliz kentin­den 20 kat büyük hale gelecek ve İngiltere nüfusunun onda birini barındıracaktı. Kent batıya ve kuzeye doğru genişledi ve derken 19. yüzyılda yeni nehir köprüleriyle güneye ve dokların çevresine yayıldı. l 930'a gelindiğinde, nüfus 10 milyona vurmuştu .

Kente göç edenlerin çoğu Thames Nehri civarına yerleşti. Limanın Tilbury'e nakledilmesine karşın, nehir Londra'mn gelişmesinde hala çok önemli rol oynuyor.

Avrupa'daki en yaygın yeniden kentleşme Docklands'da meydana geldi; Tower of London (Londra Kalesi) ve Houses of Parliament ( Parlamenter Binası) gibi tarihi nehir binalarına, Embankment Palace ( Embankment Sarayı) ve Greenwich Peninsula'daki (Greeııwich Yarımadası ) dünyanın en büyük kubbesi gibi yeni yapılar eklendi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder