Wells Katedrali

DAHA ÇOK KÜÇÜK BİR PAZAR KASABASI HAVASI OLSA DA Wells, İngiltere'nin en küçük kentidir. Mendip Tepeleri' nin etekle­rinde uzanır. Kireç taşı tepeler, kentin batısında birçok ilgi çekici se­çenek sunar: Wookey Hole ve Cheddar'daki mağaralar, Ebbor Koyağı'nda harika bir doğa yürüyüşü alanı ve tepelerin sırtları boyunca uzanan Batı Mendip Way patikası.

WELLS KATEDRALİ

Wells Katedrali'ne (Tel: 01749- 674483) ister Market Place'den hareketle Penniless Porch yoluyla, ister Sadler Street' teki "Dean's Eye" olarak bilinen Ortaçağ kapısından yaklaşın; her iki seçenek sonunda da birçok kişinin Avrupa'daki herhangi bir katedralin sahip olabi­leceği en güzel batı cephesi olduğunu düşündüğü yapıyla karşı karşıya kalırsınız. Kare tepeli ikiz kulelerin arasında yer alan altı sırada, 13. yy'da yapılmış rahip, kral ve aziz heykelleri bulunur (300 tane).

İçeri girer girmez, 1338 ila 1348 yılları arasında sabit olmayan merkezi kuleyi desteklemek için yerleştirilen, görülmeye değer oyuklarıyla, fütürist ama tümüyle uyumlu devasa makas kemerlerin görüntüsüyle çarpılacaksınız. Yapımına 1150'de başlanan Katedral, Ortaçağ oymaları ve mimarisi açısından zengindir. Özellikle dikkat çekici olanlar arasında ve 14. yüzyıl başlarına tarihlenen papazlar meclisi binası bulunur.

Etrafı hendekle çevrili Piskoposluk Sarayı 14. yüzyıl yapımı (Avrupa'ııın en eski, eksiksiz Ortaçağ caddesi olan) Vicar's Close ; ayrıca, kusursuz Wells Müzesi. Tümü kated­ralden yalnızca bir dakikalık yürüme mesafesindedir.

BRIGHTON

BRIGHTON, OLAĞANÜSTÜ ŞIKLIĞlN VE GÖSTERİŞLİ sefahatın rahatça yan yana bulunduğu, günübirlik gelenler için bir sayfiye beldesi olduğu kadar çekici bir konferans merkezi de olan bir çelişkiler yumağıdır. Britanya'nın diğer birçok deniz tatili yöresi gibi, Brighton da, daha ucuz ve güneşli yabancı merkezlerin rekabetinden olumsuz etkilenmiştir. Yine de, burada, kasabanın geçmişten gelen "eski Okyanusun Biblosu, parlak Brighton" şeklindeki ününü yansıtacak kadar estetik binalar ve çapkınca ışıltılar bulunur.

18. yüzyıl boyunca, Sussex'in küçük balıkçı köyü Brightelmstone bir deniz suyu kaplıcasının üzerinde yükseldi. Sahilin hemen arkasındaki dar sokaklardan oluşan The Lanes denilen bölgede eski Brightelmstone'dan kalanlar hala görülebilir.

İçeri doğru, daha sonra IV. George olacak Prens Regent'in 19. yüzyıl başında Prince of Pleasure (Haz Prensi) olarak hüküm sürmek üzere Brighton'a gelmesiyle çoğalan Regency tarzı teraslar ve hilal biçiminde sokak ya da meydanlar uzanır. Prens 18l5'te Brighton'ın tam ortasına kendisi için bir saray yaptırdı. Royal Pavilion adlı gösterişçi, kaba ve eğlendirici bu yapı soğan biçimli aşırı büyük kubbeleri, minareleri, tavana tutturulmuş büyük ejderhaları ve ağaç biçimli şamdanlarıyla"olmazsa olmaz" bir ziyaret yeridir. Çağdaş eleştirmenler bu yapıyla dalga geçmiştir: William Cobbet "şalgamlar ve lale soğanları" tanımlamasını yaparken; Sidney Smith " insan St. Paul Katedrali Brighton'a gelip yavrulamış sanıyor" demekten kendini alamamıştır.

Deniz kıyısında, hala iyi iş yapan Palace Pier (Saray Rıhtımı; 1899) ve Avrupa'nın en uzunu olan su al­tı tünelinde köpek balıklarıyla diğer deniz canlılarını yakından görebileceğiniz Sea Life Centre ( Deniz Yaşamı Merkezi, Marine Pamde, Tel: 0 1273-604234)yer alır. Burada, Volk's Electric  Railway'in küçük vagonlarından birinde doğuya, Marine Station'a gidebilir ya da zarif Kemp Town 'a (Kemp Kasabası) doğru tepeleri tırmanabilirsiniz .

Thames'dan Windsor'a

Şimdi Thames, Bourne End'deki çayırların kenarından geçip, her temmuz yapılan "Swann Upping" töreninde Kraliçenin Kuğucubaşı­sı'nın kuğuları saydığı Cookham 'a ulaşır. Cookham Higlı Strect' te, yıkılacak denli eski Bel and The Dragon lnn adlı han ile yerel res­sam Sir Stanley Spencer'ın (1891- 1959) canlı resimlerini sergileyen Stanley Spencer Gallery ( High St., Tel: 01628-520890, kasım- Paskal­ya pazartesi-cuma kapalı) yer alır. Spencer'ın tipik yapıtlarından biri, İsa'nın haz düşkünü alemcilere nasihat ettiği, tamamlanmamış, de­vasa boyutlardaki «Cookham Kü­rek Yarışında Vaaz Veren isa''dır.

AKINTI YÖNÜNDE WINDSOR'A DOĞRU

Cookham'in aşağısında, Thames, 1920'lerin ve 30' ların politikacılarından ve pırıltılı isimlerinden oluşan "Cliveden Takımı" nın Lord ve Lady Astor 'la birlikte sohbetleşip dünyaya yön verdikleri Cliveden House' ın (şimdi otel olmakla birlikte kapıları ilgi duyan ziyaretçilere açık) yakınındaki Cliveden Reach'deki kayın ağaçlarının arasından geçer. Sırada, nehir suyunun seviyesini ayarlayan Boulter Lock'da ve Maidenhead' deki güzelim köprüler vardır. Son olarak, Thames, M2S'in hemen altın dan geçip Londra'ya yaklaşmadan önce Runnymede bölgesine ulaşmak üzere Eton ve Windsor'ın yanından geçer.

Runnymede' de, 2. Dünya Savaşı'nın mezarları bile olmayan 20 bin havacısının anısına 1952' te dikilen Common wealth Hava Kuvvetleri Anıtı ile 1965' te yapılıp Amerika Birleşik Devletleri' ne hediyeedilen Baş kan John F. Kennedy anıtı bulunur. Britanya tari­hiyle daha yakından ilgili o lan, Magna Carta' nın Runnymade'de imzalanmasının anısına 1957'de American Bar Association (Amerikan Barolar Birli­ği) tarafından armağan edilen neoklasik bir tapınak da buradadır.

VİCTORİA VE ALBERT MUZESİ A KATI ODALARI

VİCTORİA VE ALBERT MUZESİ A KATI ODALARI

Oda 41 'de göz kamaştırıcı mücevherleri, şaşırtıcı biç imde ayrıntılı, 16. yy'dan kalan, guaş, savaş resimleri, Mihrace Ranjit Singh'in altın tahtı ve ünlü, gerçeğinin dörtte üçü büyüklüğünde (içine bir org yerleştirilmiş ) Doğu Hindistan Şirketi'nin kırmızı ceketli bir görevlisini yiyen tahtadan yapılma bir kaplanı gösteren "Tipu Kaplanı" bulunur; 

öte yandan, Oda 42 su ve bitki örtüsü temalarını işleyen olağanüstü güzellikte İslam çinilerini barındırır.

Oda 43'te, muhtemelen azizden kalma kutsal emanetleri içeren, bakır ve mineden yapılma, yaklaşık 1180'lere tarihlenen Becket Kutusu'nu da barındıran Ortaçağ Hazinesi vardır. Yine burada, İngiliz Romanesk tarzında yapılmış on ikinci yüzyıldan kalma, acıdan kıvranan erkekler, maymunlar, din adanılan ve ejderhaların birbirine geçtiği "Gloucester Şamdanı" ve Eltenberg kutsal emanet sandığı bulunur. Oda 45'teki Japanese Gallery'de (Japon Galerisi) tabak ve dolap süslemesinde kullanılan olağanüstü ayrıntılı yapılmış minyatür işçiliği, 700 yıllık Samuray kılıçları ve küçük figürler sergilenir.
46A ve B odaları'nda Ortaçağ heykellerinin alçı kopyalarıyla dolu olan Döküm Salonları vardır
Michelangelo 'nun Floransa'dan hamasi "David"i ve Roma 'daki Traianus Sütunu'nun gövdesi olan, duyumcu "Olen Köle ve isyan Eden Yoldaş''ı; ayrıca, Santiago de Conpostela Katedrali'nden, 1188 tarihli Portico de la Gloria. Binanın arka tarafına yakın olan Gamble, Morris ve Poynter odaları özgün olarak müzenin çay odalarıydı ve Sanat ve Zanaat ürünleriyle süslenmiştir. Bu odalar, Minton çinilerini, pre-Raffaelit panelleri ve vitrayları barındırır.

National Gallery

TRAFALGAR MEYDANI' NA BAKAN MUHTEŞEM SÜTUNLU girişiyle National Gallery ( Ulusal Galeri), Londra' nın en önemli sanat galerisidir. Dört kanatlı planı, kullanımı kolaylaştırır: 1260- 1510 Sainsbury Kanadı' nda; 1510- 1600 Batı Kanadı'nda; 1600-1700 Kuzey Kanadı' nda; 1700' den sonrası Doğu Kanadı'ııda yer alır.

Ziyaretinizi verimli kılmak için ilk yarım saati, gerçekten görmek istediğiniz 30 kadar resmi ya da ressamı (aşağıda birkaç cazip öneri sunulmuştur) seçmek üzere, galeri planını ve kataloğunu incelemeye ayırın. Bildiğiniz ya da sizin için yeni o lan daha pek çoğuna rastlayacağınız kesindir.

SAINSBURY KANADI
Oda 51'de Leonardo da Vinci'nin ünlü "Meryem Ana ve Çocuk İsa, Vaftizci Yahya ve Azize Anne'le birlikte" adlı büyük resim taslağı bulunur.

Oda 53' te mavi giysili ve martı kanatlı bir melekler topluluğunun Meryem Ana ve Çocuk isa'yı çevrelediği "Wilton Diptych" vardır. Oda 56 Van Eyck' in "Arnolfini'nin Evliliği" adlı yapıtını barındırır.

Oda 58'de Botticelli' nin "Venüs ve Mars"ı bulunur. Rafoello' nun küçük ve zarif "Pembeli Meryem Ana"sı Oda 60 'tadır; Hieronymus Bosch , Oda 62'de çevresinde acımasız yüzler ve dikenli bir taçla resmedilen "Alaya Alınan İsa" ile temsil edilir ve Oda 66'da Piero della Francesca'dan ( yaklaşık 1420-1492) güzel, badem yüzlü Meryem'e muhteşem, uykulu bakışlı bir melekler korosunun ilahiler okuduğu, yarım kalmış "isa'nın Doğuşu" vardır.

LONDRA

LONDRA KENTİ İÇİN BİR GİRİŞ YAPMA ADINA NE SÖYLENEBİLİRKi? LONDRA, dünyanın en görkemli tarihi ve çağdaş kentlerinden biridir. Westminster'daki hükümet merkezi, görkemli kraliyet konutu olan Buckingham Sarayı ve ulusun önde gelen sanat galerileri, müzeleri, tiyatroları ve sanatsal buluşma noktaları burada yer alır. Burası, yedi Britanyalıdan birine ev sahipliği yapar. Kendisini surlarla çevrili bir Roma kalesinden ve Karanlık Çağların savunma merkezinden görkemli bir Ortaçağ kentine, 1666'daki Bü­yük Yangın'ın küllerinde yeniden doğan barok bir Zümrüdüanka kuşuna, zenginlik ve fakirliğin en uç örneklerini barındıran imparatorluğun Victoria dönemi enerji deposu­na, 60'ların hayat dolu Londra'sına ve günümüzün, kozmopolit, para merkezli karınca yuvasına dönüştürmüş olmakla, Londra sonsuz ölçüde esnek bir kenttir.

Britanya'nın başkentinde bunların ayrı ayrı her birinden ve tümünden unsurlar bulacaksınız. Kentte dikkat isteyen, gerçekten büyük tu­ristik cazibe merkezleri vardır: Diğer birçok­larının yanı sıra, Westminsıer Abbey, St. Paul Katedrali, Londra Kulesi, Buckinghaın Sarayı, İngiliz Ulusal Müzesi, Ulusal Galeri ve Trafalgar Meydanı. Ayrıca, gizli, kıyıda köşede kalmış keyif verici yerler de vardır: Örneğin, Lincoln's lnn Fields'deki Sir John Soane Müzesi; Docklands'in (Liman bölgesi) mimari çılgın yapıtları arasındaki rıhtım gezinti yeri; Chelsea Şifa Bahçesi ya da Soho'nun Çin Mahallesi'ndeki ejderha kemerinin alnındaki çıtır ördek satıcıları.

YÜRÜYEREK LONDRA

Londra, gündüz yürüyüşleri için güvenli ve hoş bir yerdir. İzleyen sayfalarda dört yürüyüş rotası önerilmiştir: "City" çevresi ve St. Paul Katedrali; Westminster ve St. James Parkı'ndan Buckingham Sarayı'na ve Trafalgar Meydanı'ndan geriye; pejmürde ama son zamanlarda "havalı" Soho'dan geçerek canlı Covent Garden'a; ve Knightsbridge'in şık mağazalarından Kensington' ın ünlü müzeleri­ne ve oradan da Hyde Park'a.

Büyük Britanya' da Sanat

GEOFFREY CHAUCER' IN DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE, BRİTANYA'NIN DÜNYA edebiyatına katkısı birincil önemde olagelmiştir. İki kez St. David Piskoposu seçilen ama bu göreve getirilmeyen Norman - Galli tarihçi ve din adamı Giraldus Cambrensis, Galler' e 1188' de yaptığı gezinin nükteli ve dedikodulu Itinerarium' unu yazdığında Cha­ucer'ı (yaklaşık 1345-1400) 200 yıl kadar öncelemişti. Karanlık Çağlar'da Avrupa' ya yol­culuk yapan keşişler beraberlerinde okuma - yazma bilgisini getirmeden yüzyıllarca önce; Galli, İngiliz ve İskoç saz şairleri ve ozanları sözlü bir şiir, şarkı ve öykü geleneği oluştu­ruyordu. Eğitim sayesinde, rahip sınıfı dışındaki insanların da bilgi sahibi olmasıyla Büyük Britanya edebiyat geleneği oluştu.

1387 ila 1400 yılları civarında yazdığı Canterbury Hikayeleri (Canterbury Tales), Chaucer'ın tutkuyla bağlandığı büyük bir projeydi ama ölüm, başladığı işi bitirmesini engelledi. Bir yüzyıl sonra William Caxton' un baskı tekniği yeterince geliştirildi ve 1485'te Sir Thomas Malory' nin 15 yıl önce kaleme aldığı, efsanelere konu olmuş " tüm zamanların kralı"nın yaşamı ve ölümünü ele alan Le Morte d'Arthur (Arthur' un Ölümü) adlı eseri çoğaltıldı. William Shakespeare'in kendisine tarihteki en büyük yazar ünvanını kazandıracak oyunlarını ve sonelerini yazmaya başlamasına dek, bir yüzyıl daha geçecekti.

BÜYÜK BRİTANYA TARİHİ ANTİK KALINTILAR

İlk avcılar ilk buzul çağını sonundan İÖ yaklaşık 250 bin yıllarından  itibaren  Britanya'da  etkindiler. Bazı avcı grupları  olasılıkla sonraki buzul çağlarının  arasındaki  daha  sıcak  dönemlerde  Kanal  (Manş  Denizi)  ile  Kuzey Deni­zi' ndeki toprak köprülerden geçme riskini göze aldılar, ama Paleolitik Dönem ya da er­ken Taş Devri avcı-toplamacıların buralara belli sayılarda ulaşması İÖ yaklaşık 10 bin yılından  sonradır. Bu gruplar, iklim ısındıkça tundranın kuzey uzantısını izleyen mamut ,geyik ve diğer hayvanları vurarak ya da tuzak kurarak avladılar.

 ANTİK KALINTILAR  

Eski Britanya tarihine ait kalıntıların çoğu halen kırlık alanda serpili durur. Bunun nedeni binlerce yıl boyunca ya şans eseri olarak ya da kültürel bilinç nedeniyle korun­muş olmalarıdır. Cilalı Taş Devrine ait dikkate değer örnekler arasında Gloucesterhaire'deki Belas Knap uzun höyüğü; Lewis Adası'ndaki Callanish taş çemberi; Norfolk'daki Grimes Graves çakmak taşı madenleri; Orkney. Skara Brae'deki köy ve Oxfordshire'de Uffington Beyaz Atı bulunur. Batı  Cornwall'un Chysauster kasabasında bir Demir Çağı höyüğü ve Britonlarla işgalci Romalılar arasındaki şiddetli savaşın yaşandığı Dorset'tek i Maiden Castle'da yer alan devasa tepe  kalesi dikkat çeker. Wiltshire tarih önce­si anıtlarla doludur: Silbury Hill; Batı Kennet höyüğü; Avebury taş çemberi ve yolu ve gizemli Stonehenge kullanışlı saban yapım tekniklerini  etirdiler. Aynı zamanda yetenekli savaşçılar olan Keltler, tepe kaleleri inşa ettiler. "Druid" adı verilen şair-rahipleri, mücevher ve kılıç ustaları, şarkıcı ve şairleri vardı. Britanya'nın dış ve batı kıyılarında Kelı ezgileri varlığını günümüzde de sürdürür.

Salisbury ve Stonehenge

GÜNEY WILTSHIRE, GERÇEKTEN MUHTEŞEM İKİ ZİYARET merkeziyle ünlüdür: Yanında hoş avlusu olmak üzere üst düzey zara­fetiyle Salisbury Katedrali ve Salisbury Plain'in geniş çayırlan ortasın­ da dikilen Stonehengei'n taşları. Burası yürümek, at sürmek, bisiklete binmek ve bozulmamış köyleri keşfetmek iç in ideal bir yer.

SALISBURY

Avon, Wylye ve Bourne nehşrleri kireçtaşı vadilerden dolanarak New Sarum ya da Salisbury'ye ulaşır.

Keşfe başlamak için en uygun yer kentin hemen kuzeyindeki Old Sarum 'dadır.

Oradaki tepecikler, hendekler ve duvarlar Demir Çağı' ndan kalına bir kalenin, bir Roma yerleşiminin, koruganlı bir Sakson kasabasının, bir Norman şatosunun ve Cathed­ral' in (Castle Road, Tel: 01722- 335398) sessiz öyküsünü anlatır.

Old Sarum'daki katedrali bugünkü yerine taşıyan piskopos Richard Poore'du. Poore, İngiltere topraklarında baştan sona tek bir stilde inşa edilecek biricik Ortaçağ kate­dralin in yapımına 1220'de başladı ve l 258'de yılında yapı tamam­landı. Dış bölümleri işlemeli pencereler ve şatafatlı frizler açısından zenginken; iç bölümlerdeki basit simetri, mekanın sade döşemesi ve Ortaçağ tarzı vitraylı pencerelerle vurgulanmıştır. Bununla birlikte, Piskopos Giles de Britport'unki gibi (1260) bazı görkemli mezarlar da yine iç bölümde yer alır. Kemerli bölümde yer alan Papazlar Meclisi Binası'nda, Magna Carta'nın günümüze ulaşabilen dört kopyasından biri sergilenmektedir.

KING WILLIAM WALK

Zamanında 2.710 denizcinin kaldığı Wren'in barok bakım evinin büyük odalarını gezmek için King Willianı Walk'taki (Kral William Yolu) girişi bulun .

Bugün Greenwich Üniver­sitesi olan bakım evi çoğunlukla ziyarete kapalıdır ama Painted Hali (Resimli Salon) ve Şapel ziyaret edilebilir. Resimli salon denizcilerin yemek salonu olarak tasarlanmışsa da pek az kullanılmıştır. Wren' in tasarımı, Hawksmoor'un mimari dekorasyonu ve James Thornhill'in resimleri dönemin en görkemli dinsel olmayan yapısını meydana getirir. Thornhill'in 1707-1726 ) yılları arasında resimlediği tavanda V.William ve Mary, Avrupa'ya Barış ve Özgürlük getirirken, altlarında ezilen XlV. Louis'in elinde kırık bir kılıç vardır.

Küçük kilise l779'da tamamen yanında James Stuart onun yerine oldukça klasik bir küçük kilise yaptırmıştır. Stuart'ın asistanı Williaın Newton'ın denetlediği zarif dekorasyon, Londra'nın, hatta İngiltere ' nin en güzel dekorasyon örneklerinden biridir.

Saraydan nehir boyunca doğuya yürüyerek l6l3'te kurulan Trinity Hastanesi'nin yanındaki Trafal­gar Tavern'e, oradan da genişleyen ve ağır akan Thames'in muhteşem görünümüyle Ballast Quay' daki 17. yüzyıldan kalma Cutty Sark pubına varabilirsiniz. Tünel girişine doğru iskelenin ardında, rıhtımda iki gemi vardır. 1869'da Clydeside İskoçya'da inşa edilen Cutty Sark adlı gemi, zamanın en hızlı gemilerinin değerli yükleriyle Uzakdoğu ile Londra arasında yarıştığı kısa bir dönemden bugüne kalan tek gemidir.

Cuny Sark Çin 'den İngiltere'ye 99 günde gelmiş, sonra da yün yüklü olarak Avustralya'dan Londra'ya sadece 72 günde varmayı başarmıştır. Hemen yakınında 16 metre uzunluğundaki küçük Gypsy Moth IV vardır ki, bu da, Sir Francis Chichester' ın 1966- l967'dc tek başına dünyayı dolaştığı gemidir. Şimdi biraz da eğlenceli bir hafta sonu pazarı olan Greenwich'i gezmenin tanı zamanı. Zarif Nelson Road ile College Approach'un arkasın da, Hawksmoor' un birçok restorasyon görmüş St. Alfege Kilisesi'nin (1714) yakınında, Victoria dönemi kapalı çarşısı hala ayaktadır.

Croom's Hill'den yukarı kısa bir yürüyüşle Yelpaze Müzesi'ne varılabilir. Müze de yelpazenin ıoplumsal tarihi ve zarif işçiliği iki Georgia dönemi evde sergilenmekte, 2 bin parçalık koleksiyon, desenlerin güzelliğini, kalitesini ve çeşitliliğini gözler önüne sermektedir.

Kew'deki Kraliyet Botanik Bahçeleri

Kew'deki Kraliyet Botanik Bahçeleri  

Burası Londra'nın bitkiler manzaralar,binalar ve heykellerden oluşan yaşayan bir müzesidir. 120 hektarlık bahçede nadide bitkiler bulu nur. Ziyaretçiler yaklaşık 50 bin tür bitkiyi göre­bilir, leylaklar ve orkidelerle bezenmiş seraları ziyaret edebilir. Burası yüz yıldan uzun bir süredir yabancı ülkelerden gelen bitkilerin tanınması ve dağıtılması için bir merkez olmuştur. Güzelliklerinin tadını çıkarabilmek için derin bir botanik bilgisine sahip olmanıza hiç gerek olmayan bu bahçeler, iki büyük alanda ortaya çıktı. Batıda, nehir tarafında kalan bölüm George ve Kraliçe Caroline'in kır evi olan Richmond malikanesine aitti. Capability Brown buradaki gölü ve bugün açelyalarla kaplı olan çimenlik alanı düzenledi. Doğu bölümü ise dokuz dönümlük Kew  malikanesiydi. Prens Frederick 'in dul eşi Prenses Augusta burada, 1631'de Hollanda asıllı bir tüccar tarafından inşa edilen Kew Palace'ta ( Kew Sarayı) yaşadı. Prenses bahçeyle ilgilenmeyi seviyordu. Baş bahçıvan William Aiton, botanik uzmanı Lonl Bute, planlamacı ise Sir William Cham­bers'dı. 1761'de Sir William Chambers buradaki limonluğu düzenledi. Bugün burada bir çay salonu ve Pagoda  bulunur. Chambers'ı Çin'e ziyaretinden esinlenerek oluşturulan Pagoda'da bir zamanlar köşelere yerleştirilmiş ejderhalar vardı. 1760'da III. George tahta geçince her iki arazi de annesi Prenses Augusta 'dan ve büyük­ babası II. George'dan, ona miras kaldı. 111. George, Kew  Palace'da  Kew  Sarayı) yaşadı ve bahçeleri hem genişletmek, hem yenilemek için Sir Joseph Banks'ı görevlendirdi. Banks, Kaptan Cook' la çıktığı yolculuklardan bitki örnekleri getirmekle kalmadı, birçok botanikçinin başka bitkiler bulmak üzere yurtdışına gönderilmesini de organize etti.

Karnaval

KARNAVAL

Her yıl ağustos ayında Nothing Hill sokaklarında Karayipler kar­navalı düzenlenir. Buradaki Karayip nüfusu 2. Dünya Savaşı'nın ardından bağımsızlığını kazanan eski Britanya İmparatorluğu ülkeleri vatandaşlarına Britanya vatandaşlığı verilmesiyle art­maya başladı. Göçmenler banliyölere yerleşen Londralıların yerini aldı. Ash Wednesday"den (Paskalyadan önceki perhizin ilk çarşambası) önce­ki iki gün boyunca Karayip Adalarında yapılan Trinidad Karnavalı'nı anımsatan Afrika-Karayip festivali Londra'da ilk kez 1960'ta düzenlendi. Chapstow Road ile Ladbroke Grove arasındaki bölgeyi dolduran yarım milyon katılımcısıyla bu festival bugün Avrupa'nın en büyük sokak festivali olma özelliğini taşıyor. Cumartesi ve pazar günleri etkinlikler doruğa ulaşıyor. Pazartesi günü düzinelerce siyah topluluk  Powis Square'de çalıyor ya da üstü açık kamyonlarla caddelerde tur atıyor. Bu topluluklar, koloni döneminde  konulan  davul çalma yasağına bir tepki olarak geliştirdikleri petrol varillerinden yapılma enstürmanları çalıyor. Her birinde 200 kadar kişinin bulunduğu; Afrikalı savaşçı, kelebek ve çiçek kostümlerinin giyildiği kostümlü geçitler ise görülmeye değer. Temel karakterlerin giydiği kıyafetlerin tellerle desteklenen uzantı ve aksesuarları var. En iyi müzik ve kostümler para ödülü kazanıyor