12 Eylül 2019 Perşembe

Arap - İran İlişkileri


Arapların 1500 yıllık İran uygarlığından öğrenecek dünya kadar şeyleri, ama bir o kadar da öğretecekleri vardı. İran sanatı ve bilimi, Arap iktidarı- nın sağladığı istikrar ortamında ve İslam'ın verdiği ilhamla gelişmeye devam etti; böylece yüzyıllar geçtikçe kültürler eriyip birbirleriyle kaynaştı. 10. yüzyılda, Arapça sözcüklerle zenginleşen ve Arap alfabesiyle yazılmaya başlanan yeni bir Fars dili, özgün edebiyatıyla birlikte ortaya çıktı. İran toprakları Hâfız, Sâdi ve Ömer Hayyam gibi İslam'ın büyük şair ve âlimlerinden bazılarını yetiştirdi.

Dr. Seyyid Hüseyin Nasır, Tahran Üniversitesi'nin modern kampusundaki ofisinde, “Hayyam Batı'da daha çok Rubaiyaf'ıyla ünlüdür, ama o her şeyden önce bir matematikçi ve bir gökbilimcidir” diye açıklıyor. Dr. Nasır, doktorasını Harvard'da İslam bilim tarihi üzerine yapmış.

Dr. Nasır, “Eski İran âlimlerinin sizin Batı'da dediğiniz gibi “Rönesans adamları? olması bir rastlantı değildir” diye devam ediyor. “Bildiğiniz gibi Avrupa'da, özellikle de İspanya ve Sicilya'da Ortaçağ âlimlerinin lambalarını İslam ilminin meşalesi yakmıştır.”

17. yüzyılın başında İran, özellikle İsfahan'da, İslam sanatının ve mimarisinin altın çağını yaşadı. İsfahan'ın büyük bir titizlikle korunan firuze renkli görkemli kubbeleri ve minareleri, kenti yeniden inşa etmek için büyük çaba harcayan Şah Büyük Abbas'ın anısını canlı tutuyor.

İsfahan'da Cehar Bağ, yani Dört Bağ caddesi boyunca yürümek hâlâ büyük keyif veriyor. Burada ve yakınlardaki kapalıçarşılarda bulunan yüzlerce dükkânda İran'ın en güzel ürünleri teşhir ediliyor: Çini levhalar, halılar, minyatürler, mücevherler, yazmalar ve tombaklar. Tozlu bir antikacı dükkânının raflarında ışıl ışıl parlayan bir elyazmasını karıştırdıktan sonra 12. yüzyıldan kalma pirinç bir usturlab için pazarlık ettim. Eski Yunanlıların da kullandığı bu gökbilim aracını Araplar kusursuz hale getirmişti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder