Kuşadası'nın süsü ve simgesi, Öküz Mehmet paşa Kervansarayı'dır. XVII. yüzyıldan kalma bina, geçmişte kervanların gecelediği bir hanmış. Gün batarken kapılar kapanır ve ancak gün doğarken açılır, böylece tüccarlar mallarının güvenlikte olduğuna emin olurmuş. On yıl boyunca kervansaray Fransızların ünlü bir tatil köyüydü. Bugün turistlere "Türk geceleri" düzenleyen bir otel ve restoran.
Kervansarayın bulunduğu Barbaros Bulvarı'nın az yukarısına doğru bir pasaj sizi Öküz mehmet paşa Camii ve Kaleiçi Hamamı'na götürür. Kaleiçi'nin dar sokakları lokanta, bar ve dükkanlarla tıkış tıkış. Özellikle Kışla Sokak bunların içinde en renkli olanı. Geceleri kalabalıktan yürüyemiyorsunuz.
Buradaki eğlence mekanları size hitap etmesede Kuşadası'nın ünlü "Barlar Sokağı"na uğramak ilginç bir deneyim olabilir. Yaz aylarında sokaklarda yerli turist yok denecek kadar az. Zaten girer girmez, Dublin'de bir barlar sokağında olduğumu zannettim. Sadece barları dolduranlara bakarak, buraya gelen turistlerin büyük çoğunluğunun İngiliz ya da İrlandalı olduğunu anlayabilirsiniz . Barların isimleriyse bunu fazlasıyla doğruluyor: Kitty O'Shea İrish Pub, Jimmy's İrish Bar, Molly Malones İrish Bar.. "İrish pub" lar, diskolar ve barlar da başka bir alem. Kapıda ısrarla sizi içeriye davet eden görevliler duruyor . Kuşadası'nın önemli eğlencelerinden biri de "karaoke barlar." Biz millet olarak bu tarzda şarkı söylemeye pek meraklı değilizdir. Ama İngiltere'deki vazgeçilmez bar eğlencelerindendir. Bir başka bar daha gözüme çarpıyor, kadın kıyafetleri içinde bir erkek şarkıcı, "drag queen" tarzıyla İngilizleri eğlendiriyor. Mekanda ne boş masa var ne de yerli turist...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder