İlk defa, Afrodisias Müzesi'nde, heykellerde heykeltıraş imzalarına rastladım. Kuşkusuz Afrodisias'ın böyle önemli bir sanat kenti olmasında, asıl kahramanlar onlardı. Ancak her şeyden önce, burada kaliteli ve bol mermer vardı. Üstelik, mermer ocağı kente çok yakındı. Ve bu durum Afrodisias 'ın, Antikçağ'da 600 yıl boyunca, aralıksız, benzeri olmayan bir heykeltıraşlık okulunun merkezi olmasını sağladı.
Aynı gün içinde kent meydanında birbirine yakın mesafede iki Denizli horozu heykeline rastlıyorum. Denizliler şöyle diyor; "Her horoz kendi kümesinde öter, Denizli horozu ise her yerde öter." Doğru söylüyorlar, öyle sabah sizi en derin uykunuzdan uyandırıp bir sonraki sabaha kadar sesi çıkmayan horozlardan değil bunlar. Altıntop Mahallesi'nde Levent Kayabaşı'nın dükkanının önündeki Denizli horozlarını seyrediyorum. Denizli horozu cüsselidir , rengi gözalıcıdır, dünyada örneğine pek rastlanmaz. Tüm özellikleri bir yana, asıl önemli olan ötüşü . Saniyeleri sayın, tam 28 saniye ötebilir. Ötüşünün makamları var. Bir gün, bir horozla ilgilenebileceğim aklıma gelmezdi ama Denizli horozu işte bu, Levent Bey'in dediği gibi, "Başka horoza benzemez. Durduk yerde ötmez. Neşeli olduğunda öter. Öteceği zamanı ve yeri bilir. Ötüş özelliği, süresi, sesteki bu kalite, dünyadaki başka hiçbir horozda yoktur. Uzun öterken dinlendirir, bir dinleyin, sizi günlük sıkıntılardan uzaklaştırır." Uzun yıllar, Denizli'nin yakınından geçmek için en geçerli neden, Pamukkale'nin beyaz travertenleriydi. Bugün, merkezdeki Baba dağlılar Çarşısı' na ve etrafını saran fabrikalara otobüs dolusu ziyaretçi çeken kent, tekstil sanayiinde yaptığı atılımın meyvelerini topluyor.
Bir zamanlar, geleneksel olarak ev atölyelerinde yapılan dokumalar, bugün artık Denizli'nin travertenlerle birlikte anılan ünü ve başlı başına bir sanayi. Dokumacılığın ünlü bir ismi daha var, Buldan. Anadolu'nun antik kentlerinde dokumacılık önemli bir geçim kaynağı ve geleneksel kültürün ayrılmaz bir parçasıydı. Bugün Buldan, hala sokaklarında dokuma tezgahı sesinin duyulabildiği ender yerlerden. Tezgahlarında ünlü sultanlara serpuş ve cüppe, kızlara gelinlik hazırlanan Buldan' da, bugün her ne kadar dokumacılık sürdürülmeye çalışılıyorsa da, bunun Buldanlılara büyük bir refah getirdiğini söylemek zor. Bununla ilgili olarak, iki yıldır Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), dokumacılığın ve geleneksel yaşamın yeniden canlandırılması, kadın emeğinin ve rimliliğinin artırılması ve mimari dokunun yaşatılması için çeşitli çalışmalar sürdürüyor. Kaymakamlık kuruluşu olan Belsam Buldan El Sanatları Merkezi de, kendi gayretiyle dokumacılığı yeniden canlandırmaya çalışıyor. Burada, erkek zanaatkarlar tarafından kullanılan tezgahlarda, dokumaların ne büyük bir emekle yapıldığını görebilirsiniz. Herkes dokumacılığın bütünüyle ve verimli bir şekilde geri dönmesini istiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder